Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mar 2012

11:45

11:45 banliyö treni
geçmeseydi eğer buradan
bir mecaz geçecekti

Haydar Ergülen akıyor kıvrak…

20 May 2011

Bazı fotoğraflar





"Bazı fotoğraflar (örneğin Virginia Woolf'u yirmi yaşındayken, yandan gösteren şu ünlü fotoğraf gibi) öyle kusursuzdur ki, yansıttığı canlının, salt bu fotoğrafın çekilebilmesi için yaratılmış bir ürün gibi görünmesine neden olur."


Cees Nooteboom, Ritüeller, s.25, Can Y.

12 May 2011

Semaver hep kaynasın

"Semaver, ne güzel kaynardı. Ali semaveri, içinde ne ıstırap, ne grev, ne de kaza olan bir fabrikaya benzetirdi. Ondan yalnız koku, buhar ve sabahın saadeti istihsal edilirdi."

Sait Faik Abasıyanık, "Öyle Bir Hikâye", YKY, s.13.

31 Oca 2011

Alaman - 11

"Yaşasın Alaman," dedi Hamdi. "Alaman Kara Bekirden de yaman."

"Alaman bizim kardaşımız," dedi İbrahim İbo. "Silah arkadaşımız. Alamanda ton kadar akıl var."

"Alaman bizim öz bir yoldaşımız," dedi Hamdi. "Aaaah, onun ulu önderi Hitler Paşa bir ölmeyeydi."

"Düşmanları çekemediler onun yiğitliğini de öldürdüler," dedi İbrahim İbo. "Yiğit adam saf olur. Düşmanları onun saflığından faydalanmışlar. Hitler öldüğünde onun yüreğini yarmışlar, tam dört yürek çıkmış göğsünden, hepsi de bir arada."

Yaşar Kemal, Demirciler Çarşısı Cinayeti. Adam Yay. s.252

20 Tem 2010

Uşak Gotiği

Mefruşatçı Fehmi'nin, hakkında bir zamanlar kolum gibi sazanları eliyle suyunun yüzünden topladığına dair kuyruklu yalanlar savurmaktan kaçınmadığı ama çoktandır kurumuş olan Dokuz Sele Deresi'nin yanıbaşındaki dükkânını açmak için erkenden kalkan Tesisatçı Şeref, Çakaloz Sokak'taki evinden yürüyerek on dakika çeken İsmetpaşa Caddesi'ne çıktığında zıpkın gibi bir sabah esintisi beyaz şilebezi gömleğini yalayıp geçti. Kendisi gibi erken kalkan esnaflardan, erken iş tutan seyyar satıcılardan, okullarına ya da işlerine gitmek için evden erken çıkan öğrencilerden, memurlardan ve odacılardan tanıdıklarına selam vererek tempolu bir yürüyüş tutturan Tesisatçı Şeref, evde sabah kahvaltısı yapmış olduğu halde İş Bankası'nın karşısındaki simitçiden bir tane de simit alıp, Belediye'nin önünden geçerek Mimar Sinan Sokağı'na saptı ve gördüğü manzara karşısında cin çarpmışçasına donup kaldı olduğu yerde.

Zira Mimar Sinan Sokağı'na bakan tarihî Ulu Camii'nin yanıbaşında, şehrin göbeğinde kapkara, korkutucu, görkemli bir gotik kilise yükseliyordu.

Arkası belki yarın, belki yarından sonra...

12 Oca 2010

Ateş başı


Virginia Woolf'un en melankolik kahramanlarından biri olan Joan Martyn dilsizlere dil oluyor, mutluluğun tarifini veriyor:

"Ama annemin dediği gibi en iyi hikâyeler ateş başında anlatılanlardır ve eğer yaşamımın son günlerini, gördüğü acayip şeylerin ve gençliğinde olup bitenlerin hikâyeleriyle bir kış akşamında bütün ev ahalisini susturup kendini dinletebilen yaşlı bir kadın olarak geçirirsem çok mutlu bir insan olacağım."

Virginia Woolf, The Journal of Mistress Joan Martyn

13 Ağu 2009

The Plot Against America

Amerikalı yazar Philip Roth’un "The Plot Against America" adlı romanı son zamanlarda okuduğum en sıkı romandı.

‘Havacılık kahramanı, cumhuriyetçi ve Yahudi düşmanı Charles Lindbergh, savaş yıllarında ABD başkanlık seçimlerinde Roosevelt’e karşı yarışıp seçimi kazansa dünya ve Amerika nasıl bir yer olurdu?’ sorusunun yanıtı, New Jersey’de yaşayan orta sınıf bir Yahudi ailesinin küçük oğlunun gözünden aktarılıyor romanda, olanca berraklığı ve dürüstlüğüyle.

Roth, bağırış çağırış edebiyat dünyasını ele geçiren şen şatır taklacı güvercinlerden biri değil. Dürüst yazıyor, müdaânasız, süte su katmadan, metne kendisi sızmak yerine okur sızsın diye küçük arıklar, su yolları açarak. Kazmayla kürekle girişiyor kısacası, cicili bicili iş makinalarıyla değil. Yeteneksiz sinema eleştirmenleri gibi bitirecem ama, tarih ve edebiyat meraklıları mutlaka bir göz atmalı.

28 Tem 2009

Son söz

Kenzaburo Oe'nin aktardığına göre, yalnızca 1905-1916 yılları arasında ürün veren Capon romancı Natsume Soseki'nin ölmeden önceki son sözleri şöyle imiş:

"Şimdi ölürsem sıkıntı olur."

23 Tem 2009

Don Kişot

Çocukluğumda kısaltılmış bir versiyonunu okuduğumu hatırlıyorum ama Cervantes'in abidevî eserinin tamamını okumak bugüne nasipmiş. Mahsun Yüzlü Şovalye ve edebiyat tarihinin görüp görebileceği en kıyak uşak olan Sanço Panço'yla birlikte düştüm yollara, 800 sayfa, birkaç yıl ve mebzul miktarda macera boyunca eşlik ettim onlara. Gülerken de, ağlarken de, düşünürken de, söküp dikerken de; Don Kişot'un neden bu kadar ünlü, bu kadar çok konuşulan, bu kadar ilham verici bir kitap olduğunu nihayet fark etmiş olmanın rahatlatıcılığı vardı içimde. Uzatmaya gerek yok, bildiğimiz anlamda roman türünün ilk yetkin örneği olan bu kitap, 'bildiğimiz anlamda roman türünün ilk yetkin örneği' olduğu için değil; gelmiş geçmiş en güzel, en hüzünlü, en komik, en katmanlı hikâyelerden birini anlattığı için okunmalı, baş tacı yapılmalı. İnsanın her türlü hali burada, dünyanın her türlü şekli, hikâye anlatıcılığının en halis, en saf, en coşkulu varyantları da.

Hem biz de varız bu romanda. Don Kişot'un kendinden zor bir şey talep etmesi üzerine Sanço Panço diyor ki:

"Bunun bana yapılmasına izin vereceğime, Türk olurum daha iyi."

25 Mar 2009

Kibir

Haydar Ergülen, topu doksana bırakıyor:

"Şimdi 'yazı'nın kendisi bir 'büyüklenme' olarak algılandığı için, 'kibir' de yazının olmazsa olmazı, 'mukaddime'si, mütemmim cüzü gibi, yazının başında, sonunda, içinde-üstünde, ama mutlaka bir yerinde bir kabartma yazısı gibi duruyor. 'Kibri' geçebilirseniz şayet yazıyı da, hikâyeyi de, şiiri de okuyabiliyorsunuz. Bu bazen yazının kibridir, bazen de daha beteri yazarın, şairin kibri."

Aralık 2008, Varlık, Füruzan'la "Sevda Dolu Bir Gençlik"

1 Şub 2009

"Şiir Yazacaz"

2004 yılı olsa gerek, taşra hatırası:

10 Oca 2009

Ahmet Hamdi Bey'den mukavemet dersleri

"Zaten evde kadın bulunmadığını anlamıştım," dedi.

"Nereden anladınız?"

Genç kadın aynadan doğru cevap verdi:

"Eşyada mukavemet yok. Kadın olan evde bu kadar uysallık olmaz."


Ahmet Hamdi Tanpınar, Bütün Öyküleri, YKY, s. 153, Yaz Yağmuru

30 Ara 2008

Yeni yıl tebriği

Yeni yıl tebriğiniz Sinsırlı El Kohen'den geliyor:

The Music Crept By Us

İdarenin dikkatine
sunmak isterim ki:
içkilere su katılmış
vestiyerdeki kız
frengiden muzdarip
ve çalan orkestra da
eski Nazi canavarlarından mürekkep

Ama bu yılbaşı gecesi,
ben de ağız kanseri olduğum için
kâğıttan külahımı
tümörlü başıma geçirip,
dans edeceğim.

Leonard Cohen


Oricinal hali:


The Music Crept By Us

I would like to remind
the management
that the drinks are watered
and the hat-check girl
has syphilis
and the band is composed
of former SS monsters

However since it is
New Year's Eve
and I have lip cancer
I will place my
paper hat on my
concussion and dance.

17 Ara 2008

Abdullah Efendi

"Hakikatte Abdullah Efendi, ömürlerinin sonuna kadar kendileri olmaktan kurtulamayan, nefislerini bir an bile unutamayan, etrafındaki havaya kendilerini en fazla bıraktıkları zamanda bile, içlerinde, tıpkı alt katta geçen bütün şeyleri merakla takip eden bir üst kat kiracısı gibi köşesinde gizli, mütecessis, gayrimemnun ve zalim ikinci bir şahsın mevcudiyetini, onun zehirli memnun tebessümünü, inkâr ve istihfaftan hoşlanan gururunu ve her an için ruhu insafsız bir muhasebeye davet edişini duyan insanlardan biriydi. Ah bu ikinci Abdullah Efendi, bu üst kat sakini... Hayır, o kiracı değil, evin asıl sahibi, efendisi, hükümranıydı. Zavallı Abdullah efendi bu sessiz seyircinin bakışları altında hayatının her lezzetinin birdenbire zehir kesildiğini bütün ömrünce görecekti. Ah, onu uyutabilseydi, bir an için o sarhoş olsaydı! O zaman bütün işler değişecek ve Abdullah bu sofrada ve hayatın bütün sofralarında yepyeni bir adam olacaktı."

Tanpınar'ın Abdullah Efendi'nin Rüyaları adlı öyküsünden.

Ahmet Hamdi Tanpınar, Bütün Öyküleri, YKY, s. 22

16 Ara 2008

Amat


İhsan Oktay"i hayranlıkla takip ediyoruz, kitaplarını kutsal telakki edeceğiz kutsala inancımız olsa, o kadar. Amat’la birlikte Akdeniz’e açıldık dün, edebiyatın sularında zevkle yüzüyoruz, mavi turun en hasına biz çıkmışız sarı bir yeraltı treninin içinde seyretmemize rağmen.

Hayranlıkla, gıptayla, saygıyla ve zemberekten boşanmışçasına okuyoruz Uzun İhsan'ın romanlarını.

Not: İşten güçten uzun zaman eline kitap almayan bir arkadaş, bi şeyler önermemi istemişti edebiyata yeniden dönmek, kitapları yeniden sevebilmek için. Ne önereyim diye düşünürken, İzmir İletişim'de "Puslu Kıtalar Atlası" ilişiverdi gözüme, oracıkta aldırdım. Sonraki görüşmemizde ağzının suyu akıyordu, hemen koşmuş "Kitab-ül Hiyel"i almaya. Böyle de tılsımı var işte Uzun İhsan romanlarının. Bostanlı'daki evinden daha uzun yıllar bildirsin isterim.

19 Ağu 2008

Kaufman


Beat kuşağı şairlerinden olan Kaufman, 1963 yılında Kennedy suikastının ardından, Budist inançları gereği konuşmama yemini etmiş ve 1975 yılında, Vietnam savaşı bitene dek daha da azğını açmamıştır.

1975 yılında savaş bitince bir kafeye giden Kaufman, şu şiirle bozmuştur 12 yıllık suskunluğunu:

All those ships that never sailed
The ones with their seacocks open
That were scuttled in their stalls...
Today I bring them back
Huge and transitory
And let them sail
Forever

22 Oca 2008

Thomas Mann'dan Rehavet'e destek

ÇHA - Venedik

Ünlü Alman yazar Thomas Mann'dan, Rehavet Havası adlı bulonk sitesinde, yazarın Fransız Teğmenin Kadını adlı romandan hareketle ortaya koyduğu tezlerine üstü kapalı destek geldi.

Mann'ın, "Venedik'te Ölüm" adlı romanında, şu satırlarıyla Rehavet'e destek verdiği öne sürülürken; Napoli Lunaparkı'ndaki balerinde mahsur kalan Rehavet konu hakkında yorum yapmadı:

"(...) Kötü şeyler yazdığı sanılmasın: Geçen yılların yararı, kendisini ustalığından her an tam bir gönül rahatlığıyla emin hissetmesi olmuştu hiç değilse. Fakat bütün bir ulusun kutladığı bu ustalıktan o hoşnut olmuyor, eserini kıvılcımlı pırıltılar saçan bir dehanın belirtilerinden yoksun buluyor, zevk sahibi okurlarının, daha önemli bir üstünlük olması gereken içerik derinliğinden daha çok bu zekâ parıltılarından hoşlandıklarını görüyordu."

Thomas Mann'ın seksi fotoğrafları için tıklayın.

* ÇHA: Çocuk Haber Ajansı (Sloganı: Çocuktan Al Haberi!)