30 Eyl 2010

Boş Berlin

Andreas Muhs'un "Rest-Berlin" albümünden:


30 Ağu 2010

27 Ağu 2010

20 Tem 2010

Uşak Gotiği

Mefruşatçı Fehmi'nin, hakkında bir zamanlar kolum gibi sazanları eliyle suyunun yüzünden topladığına dair kuyruklu yalanlar savurmaktan kaçınmadığı ama çoktandır kurumuş olan Dokuz Sele Deresi'nin yanıbaşındaki dükkânını açmak için erkenden kalkan Tesisatçı Şeref, Çakaloz Sokak'taki evinden yürüyerek on dakika çeken İsmetpaşa Caddesi'ne çıktığında zıpkın gibi bir sabah esintisi beyaz şilebezi gömleğini yalayıp geçti. Kendisi gibi erken kalkan esnaflardan, erken iş tutan seyyar satıcılardan, okullarına ya da işlerine gitmek için evden erken çıkan öğrencilerden, memurlardan ve odacılardan tanıdıklarına selam vererek tempolu bir yürüyüş tutturan Tesisatçı Şeref, evde sabah kahvaltısı yapmış olduğu halde İş Bankası'nın karşısındaki simitçiden bir tane de simit alıp, Belediye'nin önünden geçerek Mimar Sinan Sokağı'na saptı ve gördüğü manzara karşısında cin çarpmışçasına donup kaldı olduğu yerde.

Zira Mimar Sinan Sokağı'na bakan tarihî Ulu Camii'nin yanıbaşında, şehrin göbeğinde kapkara, korkutucu, görkemli bir gotik kilise yükseliyordu.

Arkası belki yarın, belki yarından sonra...

12 Oca 2010

Ateş başı


Virginia Woolf'un en melankolik kahramanlarından biri olan Joan Martyn dilsizlere dil oluyor, mutluluğun tarifini veriyor:

"Ama annemin dediği gibi en iyi hikâyeler ateş başında anlatılanlardır ve eğer yaşamımın son günlerini, gördüğü acayip şeylerin ve gençliğinde olup bitenlerin hikâyeleriyle bir kış akşamında bütün ev ahalisini susturup kendini dinletebilen yaşlı bir kadın olarak geçirirsem çok mutlu bir insan olacağım."

Virginia Woolf, The Journal of Mistress Joan Martyn

3 Oca 2010

Sanat


Türkçe meali: Niye hepsinin ağzı var dili yok, nasıl oluyor da Eyüp peygamber gibi sabrediyor lan bu yoksullar?